Zeytinyağı eski dönemlerde küplerde, anforalarda, deri kırbalarda taşınırdı. Saklanmasına gelince: Genellikle, içi 100-300 kilo yağ alabilen, içleri sırlı, ağız ve tabanları dar, ortası ise geniş geniş küpler tercih edilirdi. Söz konusu büyük küpler, serin, güneş görmeyen mahzenlerde, yarıdan fazlası toprağa gömülü olarak dururdu.
Ayrıca, içi özel bir alaşımla sıvanmış büyük ya da küçük yeraltı sırnaçları, büyük saraylarda, konaklarda, yağhanelerde, hatta kalabalık nüfuslu evlerde zeytinyağının saklanmasında kullanılırdı. Cam damacanalar, şişeler, tenekeler ya da plastik bidonlar, pet şişeler şimdilerde aynı işlevi görmektedir. Ancak laklı tenekeler ve cam kapların bütün ambalaj türleri arasında en tercih edilen ve en uygun ambalajlar olduğu düşünülmektedir.
İyi yağın düşmanları
Zeytinyağının kendine özgü tat, koku, renk ve aromasını değiştirebilecek dört şeyden hoşlanmadığını vurgulayalım: Işık, sıcak, hava ve yaşlanma.
Işık: Parlak güneş ışığı zeytinyağının tadının acılaşmasına neden olur. Diyelim ki, zeytinyağınızı bakkal ya da süpermarketten alıyorsunuz. Önce raflarında malın daha az beklediği müşterisi bol birini tercih edin. Sonra özellikle, pencere ya da kuvvetli ışığa yakın raflardaki şişelerden almaktan kaçının. Üretim tarihine de bakmayı ihmal etmeyin. Yemeklik zeytinyağı için marketlere gidebilirsiniz. Teneke ile veya şişe ile aldığımız yağı da evimizde kapalı, ışık almayan bir yerde korunması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır.
Sıcaklık: Yoğun Işığın olumsuz etkisi gibi yüksek sıcaklık da zeytinyağına uygun değildir. Işık ve sıcak zeytinyağının asit oranını arttırır, yapısını bozar, yabancı tat ve kokulara davetiye çıkarır. Bu nedenle, ihtiyaç duyulan miktarı aşmamak koşuluyla stoklanması gereken zeytinyağını evlerde serin ve karanlık bir yerde tutulmalıdır. Zeytinyağınız soba ya da kalorifere yakın olmamalıdır. Kilerde ya da dolapta yaklaşık 18 C’de korunması tavsiye edilir.
Pekiyi zeytinyağı buzdolabına konulmalı mı? Hayır: Şişenin kapağında buğulanma nedeniyle oluşan yağın üzerine damlar. Bu da yağın lezzetini bozabilir, acımasına yol açabilir. Öte yandan, buzdolabına giren zeytinyağı, kimyasal bileşimindeki gliseridler nedeniyle 5-6C’de katılışırken, berrak rengi de doğal olarak “dumanlanır”. Sakın endişelenmeyin, yağınız kendine özgü özellikleri korur. Oda hararetinde yeniden akışkanlığına kavuşur, berraklaşır, eski rengine ve kıvamına döner.
Büyük tenekelerde alınan yağı önce cam şişelere aktararak daha kolay kullanabilirsiniz. Özellikle koyu renk cam şişelere yağınızı ışığa karşı daha iyi koruyacaktır. Kırılma riski daha az, kullanışlı ve yağ tükendikten sonra çöpe atabileceğiniz kapaklı plastik şişeler kısa bir dönem için hiçbir sakınca taşımaz. Ancak, zeytinyağının uzun bir süre saklanması için plastik kaplar uygun değildir. Yağ plastiğin bazı istenmeyen özelliklerini az da olsa emebilir.
Hava: Zeytinyağı havayla temas ettiğinde oksidasyona uğrar. Oksidasyon da yağı ekşitir, tadını bozar. Bunun için zeytinyağı şişelerinizin ağızlarını sıkı sıkıya kapalı tutun. Ayrıca, eksilen yağı takviye edin ki, şişe ile kapağı arasındaki boşluk çok olmasın.
Zaman: Zeytinyağı kırmızı şarap gibi mahzende yıllar geçtikçe şişesinde daha da güzelleşen, değerlenen bir ürün değildir. Her zeytinyağının kendine has renk, koku ve tadını aynen koruyabilme süresi ortalama 1,5 senedir. Kısacası, zeytinyağı bekledikçe “bozulmasa” da, aromasını yavaş yavaş yitirir, giderek rengi açılır.